Eylül Aşkın’ın sunduğu Eylül Aşkın İle’nin bu bölümünün konuğu, özellikle kültür-sanat alanında ulusal ve uluslararası alanda yaptığı söyleşilerle adı ön plana çıkan, Tercüman Gazetesi yazarı, gazeteci Arif Hür oldu.
“Mezun olmadan önce Habertürk’te çalışmaya başladım.”
Radyo ve Televizyon Programcılığı Bölümü mezunu Arif Hür, üniversite yıllarında stajyer olarak girdiği Habertürk’te çalışırken içindeki gazetecilik aşkı iyice pekişti. Arif Hür, o dönem müdürlerinin yönlendirmesiyle yaptığı önemli işlerde kendini göstererek editör/muhabir pozisyonuna yükseldi.
Söyleşileriyle Adından Söz Ettiriyor!
Arif Hür, özellikle kültür-sanat alanında yaptığı söyleşilerle ön plana çıkan bir gazeteci olmasını geçmişten bağımsız ve tarafsız yaklaşım tarzına bağlayarak: “Öncelikle sanatçıya çok iyi hazırlanıyorum. En doğal, en tarafsız ve ötekisiz bir şekilde hazırlanmak, karşımda gördüğüm kişiyi ilk kez görüyormuş gibi, o motivasyonla yaklaşıp, geçmişi görmezden gelip, o an bir diyalog kuruyorum.” Şeklinde konuştu.

“Geçmiş yargılanmamalı.”
“Geçmişe dönüp bakmamak lazım, hep ileriye bakmamız lazım.” Diyen Arif Hür, magazin haberlerinin hep geçmişe yönelik içerik üretmesini eleştirerek, “Kimse geçmişinin irdelenmesini istemiyor. İnsanlar aksine geçmişine yönelik kendisine soru yöneltilmediğini gördüğünde mutlu oluyorlar. Bu gazetecilikte bence en çok dikkat edilmesi gereken husus, ileriye bakmak….” İfadesinde bulundu.
“Magazin gömleğini giymek istemedim.”
Dört buçuk sene kadar Snob Magazine’in genel yayın yönetmenliğini de üstlenen Arif Hür, magazine kayan kadrajını tekrar kültür-sanata çevirmek üzere bu görevine kendi isteğiyle son verdiğini anlattı.
“Bu işin yüzde sekseni iletişim.”
Mesleğiyle ilgili, eğitim ve tecrübenin gözden çıkarılamayacak kadar önemli olduğunu ifade eden Arif Hür, yine de bu işi doğru yapabilmek ve bu alanda başarılı olabilmek için kişinin sıcakkanlı olmak, samimi olmak gibi özelliklere muhakkak sahip olması gereğinin üzerinde durdu: “Bir insan utanıyorsa, çekiniyorsa gazeteci olamaz.”

“Gazetecilik ciddi anlamda değer kaybetti.”
Gazeteciliğin günümüzde mesleki anlamda değer kaybına uğradığının altını çizen Arif Hür, bu bağlamda şirketleri de eleştirerek: “Gazeteciliğin mesaisi olmaz ama artık bankada çalışan bir memur gibi. Böyle bir pozisyon belirleniyor gazeteciye, o da öyle davranıyor. Gazeteci sabah dokuzda gelip, akşam altıda çıkmaz.” Söyleminde bulundu.
“Özgün bir şey yok denecek kadar az.”
Gazeteci meslektaşlarını da eleştiren Arif Hür, günümüzde çoğu gazetecinin belirli etkinliklere gidip, rutin haber yaptığını, kimsenin özel haber yapmak için çaba sarf etmediğini söyledi. Gerçekten özgün ve kaliteli içerik üretmeye çalışan gazeteci oranının belki yüzde beş anca olduğundan dem vuran Arif Hür, hiçbir yere röportaj vermeyen Şener Şen, Tarkan, Sezen Aksu ve Levent Yüksel ile söyleşi yapabilmenin mesleğine yönelik en büyük hayali olduğunu ifade etti.
“Bugüne kadar yaptığım röportajları bir kitap olarak okuyucularla buluşturmak istiyorum.”
Bugüne kadar dört yüze yakın röportaj gerçekleştiren Arif Hür, bu sayıyı beş yüze tamamladıktan sonraki süreçte toplum için kültür-sanat alanında önemli bir done oluşturacağı düşüncesiyle, tüm röportajlarını bir kitapta derlemek istediğini belirtti.