Mutluluğun İzindeki Sohbetler serimizin yeni konuğu yoga uzmanı, aile dizilimi uygulayıcısı Yöntem Yurtsever. Hem teorik bilgisi hem de pratik tecrübesiyle alanında öne çıkan, adeta bir şifa elçisi olarak çalışan Yöntem Yurtsever ile aile diziliminin bilinmeyenlerini konuştuk.
Röportaj: Özge Zeki
Kariyerine çağdaş dansla başlayan Yöntem Yurtsever, uzun yıllar yoga eğitmenliği yaptı ve yoga eğitmenleri yetiştirdi. 2008 yılından itibaren aile dizilimi alanına yöneldi ve eğitimlerini tamamladı. O zamandan beri hem grup hem de bireysel olarak aile dizilimi uygulayıcısı olarak çalışıyor ve aynı zamanda İngilizce psikoloji alanında da eğitim alıyor. Düzenlediği aile dizimi kampları ise, doğayla iç içe, hareket ve aile dizimini ustalıkla bir araya getiren, bütünsel bir iyileşme, derin bir dönüşüm ve kalıcı bir özgürleşme deneyimi sunuyor. Kamplar, sabah yogası, farkındalık meditasyonu, nefes egzersizleri ve doğa yürüyüşleri gibi aktivitelerle renkleniyor, katılımcıların bedenlerini ve zihinlerini arındırmaları, dengelemeleri sağlanıyor. Aile dizimi çalışmalarında ise katılımcıların geçmişleriyle şefkatle yüzleşmeleri, derin travmaları anlamaları ve bu sayede farkındalıklarını artırmaları destekleniyor.
Sizce aile dizilimi mutluluk getiriyor mu?
Aslında mutluluk çok büyük bir kavram, hayatımızda bizi etkileyen mutluluğa yardımcı olan bir sürü faktör var. Belki şöyle demek daha doğru olur aile dizilimi mutlu olmamıza evet, yardımcı oluyor ama direkt bizi mutlu ediyor diyemeyiz. Bu yanlış bir bakış açısı olur ama aile dizilimi mutlu olmak, elimizde olan doneleri keşfetmek için bize doğru şekilde rehberlik yapıyor.

Aile dizilimi dizilerin de etkisiyle popülerleşti ama hiç bilmeyenler için nedir aile dizilimi?
Aile dizilimi, en basit tanımıyla bir terapi tekniği olarak kullanılan ancak etkileri çok daha geniş ve derin kapsamlı olan bütünsel bir çalışma. Klasik terapilerden kişisel koçluk çalışmalarına kadar çeşitli alanlarda başarıyla uygulanabilen bu teknik, kişinin hayatında çözmekte adeta bir düğüm olmuş, içinden çıkmakta zorlandığı problemlerin köklerine inerek onları daha net şekilde görmesini sağlıyor. Bu yaklaşım, sadece bireysel sorunlarımıza değil, aynı zamanda geçmişten bugüne atalarımızdan aldığımız, çoğu zaman bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde devraldığımız aktarımlarla da yakından ve doğrudan ilişkili. Hayatımızda sürekli olarak tekrar eden, bir türlü kurtulamadığımız döngüsel sorunların, aslında atalarımızın geçmişte yaşadığı travmalardan, çözülmemiş meselelerden ve tamamlanmamış hikayelerden kaynaklandığını anlamamıza olanak tanıyor. Aile dizimi, hayatımızdaki görünmeyen, adeta karanlıkta kalmış, keşfedilmeyi bekleyen alanlara ışık tutarak daha sağlıklı, daha güvenli, daha bilinçli ve daha özgür bir şekilde yol almamızı sağlıyor. Bu çalışma, sadece bireysel problemlerimize değil, aynı zamanda ruhsal mirasımızın nasıl şekillendiğine, karakterimizi ve davranışlarımızı derinden etkileyen unsurların neler olduğuna dair de son derece önemli ipuçları veriyor.
Peki, aile dizilimi uygulaması nasıl yapılıyor?
Aile dizilimi, bireylerin farklı ihtiyaçlarına ve tercihlerine en iyi şekilde cevap veren, esnek ve çeşitli tekniklerle uygulanabilen çok yönlü bir terapi yöntemi. Bu teknikler arasında en yaygın olarak kullanılan ve en bilinenleri grup terapisi, objelerle çalışma ve bireysel seanslardır. Grup terapisi, katılımcıların güvenli bir ortamda bir araya gelerek, danışanın hayatındaki sorunu temsil eden çeşitli rolleri üstlendiği, son derece dinamik ve etkileşimli bir süreçtir. Bu süreçte, katılımcılar herhangi bir ön hazırlık yapmadan, sadece o anda kendi içlerinde hissettikleri yoğun duygulara ve bedensel duyumlara tüm dikkatlerini odaklayarak, tamamen içgüdüsel bir şekilde rol yapmaya başlarlar. Bu sayede, danışanın karmaşık aile sistemindeki gizli dinamikler ve çözülmemiş sorunlar kısa sürede görünür hale gelir. Objelerle çalışma tekniği ise danışanın hayatındaki önemli olayları, değerli kişileri ve yoğun duyguları sembolize eden çeşitli objeler (küçük oyuncaklar, doğal taşlar, renkli kartlar, vb.) kullanılarak gerçekleştirilen etkili bir terapi yöntemidir. Danışan, bu sembolik objeleri kullanarak kendi aile sistemini yeniden inşa eder ve objeler arasındaki ilişkilerin yerini ve şeklini değiştirerek, sorunların potansiyel çözümüne yönelik önemli adımlar atar. Bireysel seanslar ise danışanın terapistle birebir görüştüğü, daha içe dönük ve derinlemesine bir çalışma olanağı sunan çok değerli bir yöntemdir. Bu özel seansta, danışan deneyimli terapistin şefkatli rehberliğinde gözlerini nazikçe kapatarak, aile sisteminin enerjisini tüm hücrelerinde hisseder. Terapist, danışanın dikkatle dinlediği hikayelerinden ve içtenlikle paylaştığı duygularından yola çıkarak, aile sistemindeki karmaşık dinamikleri ve çözülmemiş sorunları titizlikle tespit eder. Ardından, danışana bu karmaşık konular hakkında önemli farkındalıklar kazandırır. Tüm bu farklı yöntemlerin ortak ve en temel amacı, danışanın hayatında tekrar eden sorunların gerçek kaynağına inmek, atalarından miras kalan travmaları derinlemesine anlamak, şefkatle kabul etmek ve nihayetinde bu olumsuz döngüyü kırarak özgürleşmek için gerekli olan anlayışı geliştirmektir. Aile dizimi, sadece bir terapi yöntemi değil, aynı zamanda şefkat, deneyim, duygu ve anlayışın eşsiz bir harmoni oluşturduğu, uzun soluklu bir kendini keşfetme ve içsel iyileşme yolculuğudur.

Peki, aile diziliminde uzmanı nasıl seçmeliyiz?
Aile dizilimi terapisine başlamadan önce, doğru ve yetkin bir uzmanı seçmek, terapinin uzun vadedeki başarısı ve danışanın iyiliği için hayati bir öneme sahip. Çünkü aile dizilimi, bilinçaltının derinliklerine doğru yapılan, oldukça hassas, kişisel ve mahrem bir keşif sürecidir. Bu nedenle, terapistin sahip olduğu deneyim, bilgi birikimi, etik değerler ve danışanla kurduğu güven ilişkisi, terapinin güvenli, etkili ve dönüştürücü olması için en önemli kriterlerdir. Öncelikle terapistin aile dizimi konusunda yeterli düzeyde teorik eğitim aldığından ve eğitmen eşliğinde yeterli pratik deneyime sahip olduğundan emin olunmalıdır. Terapistin sahip olduğu sertifikalar, tamamladığı eğitimler, katıldığı seminerler, yayınladığı makaleler ve danışanlarından aldığı referanslar incelenerek, bu konudaki uzmanlığı ve yetkinliği daha yakından değerlendirilebilir. İkinci olarak, terapistin etkili iletişim becerilerine sahip olması ve danışanla kısa sürede güvenli, samimi ve destekleyici bir ilişki kurma yeteneği de çok önemlidir. Terapist, danışanı yargılamadan, eleştirmeden, suçlamadan veya küçümsemeden dinlemeli, onun duygularını, düşüncelerini ve deneyimlerini anlamaya çalışmalı ve ona koşulsuz bir kabul ve destek sunmalıdır. Üçüncü olarak, terapistin etik değerlere sıkı sıkıya bağlı olması, mesleki sınırlarını net bir şekilde çizmesi ve gizlilik ilkesine titizlikle uyması da olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Terapist, danışanın kişisel bilgilerini ve deneyimlerini kesinlikle üçüncü kişilerle paylaşmamalı, danışanın mahremiyetine ve özerkliğine her zaman saygı göstermelidir.
Sonuç olarak aile dizilimi kişide neleri değiştiriyor?
Aile dizilimi, bireysel ve toplumsal iyileşme yolculuğunda bize rehberlik eden, güçlü, etkili ve dönüştürücü bir terapi yöntemi olarak öne çıkıyor. Bu kadim yöntem, geçmişin karmaşık izlerini takip ederek, bugünü anlamlandırmamıza, geleceğe umutla bakmamıza ve hayatın anlamını derinlemesine kavramamıza olanak tanıyor. Aile dizilimi, sadece sorunları çözmekle kalmayıp, aynı zamanda kendimizi daha iyi tanımamıza, içsel güçlerimizi keşfetmemize, potansiyelimizi açığa çıkarmamıza, benliğimizle uyum içinde yaşamamıza ve hayatın her anından keyif almamıza yardımcı oluyor. Unutmayalım ki, gerçek mutluluğun anahtarı, geçmişin bilgeliğinde ve şimdinin farkındalığında saklıdır. Geçmişimizle şefkatle yüzleşerek, hatalarımızdan ders çıkararak ve kendimizi affederek, bugün daha bilinçli, daha sorumlu ve daha sevgi dolu bir şekilde yaşayabiliriz. Ve şimdinin her anının değerini bilerek, küçük şeylerden keyif alarak ve başkalarına karşı şefkat göstererek, geleceğe umutla, cesaretle ve coşkuyla bakabiliriz. Aile dizilimi, sadece bir terapi yöntemi değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi, bir dünya görüşü ve bir varoluş biçimidir. Bu felsefeyi benimseyerek, kendimize, ailemize, topluma, dünyaya ve tüm canlılara karşı daha sorumlu, daha bilinçli, daha şefkatli, daha merhametli, daha adil ve daha sevgi dolu bireyler olabiliriz. Ve bu sayede, daha güzel, daha yaşanabilir ve daha umutlu bir gelecek inşa edebiliriz.
Röportajın daha geniş ve detaylı versiyonunu Türkiye Haber Portalı Youtube kanalından izleyebilirsiniz.